SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CİHAD VE’S-SİYER

<< 1250 >>

باب: حمل الزاد في الغزو.

123. SAVAŞA ÇIKARKEN AZIK HAZIRLAMAK

 

وقول الله تعالى: {وتزودوا فإن خير الزاد التقوى} /البقرة: 197/.

Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Azık hazırlayın! Şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. "[Bakara 197]

 

حدثنا عبيد بن إسماعيل، حدثنا أبو أسامة، عن هشام قال: أخبرني أبي، وحدثتني أيضا فاطمة، عن أسماء رضي الله عنه قالت:

 صنعت سفرة رسول الله صلى الله عليه وسلم في بيت أبي بكر، حين أراد أن يهاجر إلى المدينة، قالت: فلم نجد لسفرته، ولا لسقائه ما نربطهما به، فقلت لأبي بكر: والله ما أجد شيئا أربط به إلا نطاقي، قال: فشقيه باثنين فاربطيه: بواحد السقاء وبالآخر السفرة، ففعلت، فلذلك سميت: ذات النطاقين.

 

[-2979-] Esma binti Ebi Bekir r.anha anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye hicret niyetiyle hazırlıklara başlayınca Ebu Bekir'in evinde Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem için azık hazırladım. Fakat hazırladığım azık çıkını ile su matarasının ağzını bağlayacak bir şey bulamadım. Bunun üzerine Ebu Bekir'e: "Allah'a yemin ederim ki, bunların ağzını bağlayacak bir şey bulamıyorum. Sadece kuşağım var" dedim. Bana: "Kuşağını iki parçaya böl, birisiyle azık çıkınını diğeriyle de mataranın ağzını bağla!'" dedi. Ben de onun söylediği gibi yaptım. İşte bu yüzden bana (İki kuşak sahibi anlamına gelen) Zatu'n-nitakeyn adını verdiler."

 

Tekrar: 3907, 5388.

 

 

حدثنا علي بن عبد الله: أخبرنا سفيان، عن عمرو قال: أخبرني عطاء: سمع جابر بن عبد الله رضي الله عنهما قال: كنا نتزود لحوم الأضاحي على عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم إلى المدينة.

 

[-2980-] Cabir İbn Abdullah şöyle demiştir: "Biz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında Medıne'ye giderken kurban etlerini azık olarak yanımıza alırdık."

 

 

حدثنا محمد بن المثنى: حدثنا عبد الوهاب قال: سمعت يحيى قال: أخبرني بشير بن يسار: أن سويد بن النعمان رضي الله عنه أخبره: أنه خرج مع النبي صلى الله عليه وسلم عام خيبر، حتى إذا كانوا بالصهباء، وهي من خيبر، وهي أدنى خيبر فصلوا العصر، فدعا النبي صلى الله عليه وسلم بالأطعمة، فلم يؤت النبي صلى الله عليه وسلم إلا بسويق، فلكنا فأكلنا وشربنا، ثم قام النبي صلى الله عليه وسلم فمضمض ومضمضنا وصلينا.

 

[-2981-] Büşeyr İbn Yesar'ın naklettiğine göre Süveyd İbnü'n-Nu'man ona şu olayı anlatmıştır: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Hayber savaşında bulundum. Hayber yakınlarında Sahba denen yere geldiğimizde mola verip ikindi namazını kıldık. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem yemek getirilmesini istedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e  sadece sevik getirildi. Biz de onu yemeye başladık. Yemeğimizi bitirip suyumuzu içtikten sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kalktı ve suyla ağzını çalkaladı. Biz de ağzımızı çalkaladık ve sonra namazımızı kıldık."

 

 

حدثنا بشر بن مرحوم: حدثنا حاتم بن إسماعيل، عن يزيد بن أبي عبيد، عن سلمة رضي الله عنه قال: خفت أزواد الناس وأملقوا، فأتوا النبي صلى الله عليه وسلم في نحر إبلهم فأذن لهم، فلقيهم عمر فأخبروه، فقال: ما بقاؤكم بعد إبلكم، فدخل عمر على النبي صلى الله عليه وسلم فقال: يا رسول الله، ما بقاؤهم بعد إبلهم؟ قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (ناد في الناس يأتون بفضل أزوادهم). فدعا وبرك عليه، ثم دعاهم بأوعيتهم، فاحتثى حتى فرغوا، ثم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (أشهد أن لا إله إلا الله، وإني رسول الله).

 

[-2982-] Seleme Radiyallahu anh anlatıyor: "İnsanların azıkları iyice azalmıştı ve çok büyük bir sıkıntı içerisindeydiler. Bu yüzden Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelip develerini boğazlamak için izin istediler. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de onlara izin verdi. Hz. Ömer yolda onlarla karşılaşıp olan biteni öğrenince: "Peki develerinizi kestikten sonra nasıl hayatta kalacaksınız?" dedi ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına giderek: "Ey Allah 'ın Resulü, peki bu insanlar develerini kestikten sonra nasıl hayatta kalacaklar?!" diye endişesini dile getirdi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Öyleyse halka seslen ve azıklarından geriye ne kaldıysa getirsinler!" buyurdu. Azıklar getirilince Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem dua etti ve Allah'tan bereket diledi. Sonra da herkesin kaplarını alıp gelmesini istedi. Orada bulunanlar avuç avuç kaplarını doldurdular. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Şehadet ederim ki, ALLAH'TAN başka İLAH yoktur ve ben ALLAH'ın Resulüyüm."

 

 

AÇIKLAMA:     İmam Buhari kullandığı bu başlık ile savaşa veya yolculuğa çıkarken azık hazırlamanın tevekkül anlayışı ile çelişmediğine işaret etmek istemiştir. ResuluIlah (s.a.v.) duasının ardından "Şehadet ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur ve ben Allah'ın Resulüyüm" buyurmuştur. Bu da mucizenin Nebiliği destekleyen bir unsur olduğunu göstermektedir.

 

 

Seleme Hadisinden Çıkarılan Dersler

 

1. Resulullah (s.a.v.) en güzel ahlak sahibidir. Ashabının ihtiyaçlarını gidermek için kendisine arz ettikleri talebi kabul etmesi de bunu gösterir.

 

2. Hz. Ömer ashabın önde gelenlerinden birisidir ve çok ileri görüşlü bir sahabidir. Zira kendi görüşünü arz ederek develerini kestikleri takdirde Müslümanların sıkıntıya düşeceklerini söylemiştir. Hz. Ömer'in Hz. Nebi'e (s.a.v.) olan bağlılığı ve inancı da çok güçlüdür. Nitekim o Resulullah'ın (s.a.v.) duasının derhal kabul edileceğini bildiği için söz konusu endişesini dile getirmiş ve Hz. Nebi'in (s.a.v.) hemen dua etmesine vesile olmuştur. Bu durumu şöyle açıklamak mümkündür: "Resulullah (s.a.v.) ashabın develeri kesmekle ilgili isteklerini kabul etmiştir. Bu durum onların develeri olmadığı takdirde bile hayatlarını sürdürebilecekleri anlamına gelir. Çünkü Allah Teala'nın onlara ganimet veya başka bir yolla binekler göndermesi mümkündür. Ancak bu ihtimale rağmen Ömer düşüncesini arz etmiş ve yemekte bereket şeklinde ortaya çıkan mucizenin hemen gerçekleşmesine ön ayak olmuştur. Buna benzer bir olay Müslümanların su sıkıntısı çektikleri bir anda yine Hz. Ömer'in başından geçmiştir.

 

Hz. Ömer'in develer kesildikten sonra Müslümanların hayatından endişe duymasının sebebi ise yaya olarak yolculuğa devam edilmesi durumunda yorgunluk ve bitkinlik dolayısıyla ölümle karşı karşıya kalmaktır. Hz. Ömer'in bu düşüncesi Hayber'in fethedildiği sene Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem tarafından getirilen evcil eşeklerin etinin yenmesi yasağı ile paralellik arz etmektedir. Zira bu yasak ile evcil eşeklerden binek olarak faydalanma imkanı sağlanmıştır. İşte Hz. Ömer de bu düşüncesi ile develerin kesilmesine engelolarak yaya kalma riskini önlemiş olacaktır.

 

3. Devlet başkanı/komutan, hangi uygulamanın halkın/ordunun yararına olacağını belirlemek için istişare ederek görüş alış verişinde bulunur. İstişare talebinin devlet başkanından/komutandan gelmesi şartı da yoktur.

 

 

باب: حمل الزاد على الرقاب.

124. AZIKLARIN OMUZLARDA TAŞINMASI

 

حدثنا صدقة بن الفضل: أخبرنا عبدة، عن هشام، عن وهب بن كيسان، عن جابر رضي الله عنه قال: خرجنا ونحن ثلاثمائة نحمل زادنا على رقابنا، ففني زادنا، حتى كان الرجل منا يأكل في كل يوم تمرة، قال رجل: يا أبا عبد الله، وأين كانت التمرة تقع من الرجل؟ قال: لقد وجدنا فقدها حين فقدناها، حتى أتينا البحر، فإذا حوت قد قذفه البحر، فأكلنا منه ثمانية عشر يوما ما أحببنا.

 

[-2983-] Cabir İbn Abdullah Radiyallahu anh anlatıyor: "Biz üç yüz kişilik bir birlik halinde sefere çıktık. Her birimiz azığını omuzunda taşıyordu. Bir süre sonra azığımız tükenmeye başladı. Hatta bu yüzden her gün tek bir hurma tanesi yiyerek idare etmek zorunda kaldık. Askerlerden birisi şöyle demişti: "Ey Ebu Abdullah, küçücük bir hurma tanesi kocaman bir adama ne eder ki?!" Cabir İbn Abdullah da ona: "Ne yapalım!? Azığımızın tükendiğine biz de üzülüyoruz ve bu durum bizi de etkiliyor" diye cevap verdi. Bu şekilde deniz kenarına kadar geldik. Orada sahile vurmuş büyük bir balık gördük ve bu balıktan on sekiz gün boyunca yedik."

 

 

باب: إرداف المرأة خلف أخيها.

125. KADININ ERKEK KARDEŞİNİN TERKİSİNE BİNMESİ

 

حدثنا عمرو بن علي: حدثنا أبو عاصم: حدثنا عثمان بن الأسود: حدثنا ابن أبي مليكة، عن عائشة رضي الله عنها أنها قالت: يا رسول الله، يرجع أصحابك بأجر حج وعمرة، ولم أزد على الحج؟ فقال لها: (اذهبي، وليردفك عبد الرحمن). فأمر عبد الرحمن أن يعمرها من التنعيم، فانتظرها رسول الله صلى الله عليه وسلم بأعلى مكة حتى جاءت.

 

[-2984-] Hz. Aişe Radiyallahu anha'dan nakledilmiştir: "Aişe r.anha Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: "Ey Allah'ın Resulü, ashabın hem hac hem de umre sevabı aldılar. Halbuki ben sadece hac görevini yapabildim ve umre sevabından mahrum kaldım!" diyerek yakındı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de ona: "Haydi git Abdurrahman seni terkisine alıp umre yapmaya götürsün" dedi ve Abdurrahman'a Hz. Aişe'yi Ten'ım'e götürmesini emretti. Hz. Aişe Ten'ım'e giderek oradan itibaren umreye niyetlendi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de Hz. Aişe'yi Mekke'nin yukarılarında gelinceye kadar bekledi.

 

 

حدثني عبد الله: حدثنا ابن عيينة، عن عمرو بن دينار، عن عمرو بن أوس، عن عبد الرحمن بن أبي بكر الصديق رضي الله عنهما قال:

 أمرني النبي صلى الله عليه وسلم أن أردف عائشة، وأعمرها من التنعيم.

 

[-2985-] Abdurrahman İbn Ebu Bekir şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana Aişe'yi terkime alarak Ten'im'e götürmemi ve oradan itibaren Aişe'ye umre yaptırmamı emretti."

 

 

AÇIKLAMA:     Cihad ana başlığı altında bu rivayete yer verilmesinin nedeni anladığımız kadarıyla kadınların cihadının hac olduğunu ifade eden hadistir.